Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin son dönem festival anlayışı, ne yazık ki, şehrin geneline yayılan bir hayal kırıklığı ve adaletsizlik algısına yol açmıştır. Özellikle merkez ilçeler ve Tarsus dışındaki 2. Bölge olarak adlandırılan kırsal ilçeler, bu etkinliklerin dışında bırakıldıklarını düşünmektedir. Üreticiler, kültür gönüllüleri ve sivil platformlar, kendilerini “üvey evlat” gibi hissetmekte; festivaller aracılığıyla doğması gereken birlik ruhu, siyasi önceliklerin gölgesinde silinmektedir.
Festival olmaktan öte sadece konser odaklı eğlenceler düzenlenen festivallerin programında üreticilerin üretim maliyetini düşürecek projeler, ürettikleri ürünlerin satış ve pazarlamasına yönelik bir organizasyon yok. Bu tablo, festivallerin asli ruhuna aykırıdır. Oysa ki festivaller; sadece eğlence değil, aynı zamanda üreticinin sesini duyurduğu, kültürel değerlerin ve yerel ürünlerin tanıtıldığı, ulusal ve uluslararası pazarlara açılmanın yolu olan etkinliklerdir. Birleştirmeli, büyütmeli, kalkındırmalı ve toplumsal hafızayı güçlendirmelidir.
Tarsus Örneği ve Dengesiz Yaklaşımlar
Bir önceki ve mevcut belediye başkanlarının Tarsus kökenli olması, bu ilçeye gösterilen özel ilginin anlaşılabilir olmasını sağlayabilir. Ancak, Mersin'in il olarak can çekişen müzik festivali dışında uluslararası bir festivali ne yazık ki yok. Mersin gibi geniş bir coğrafyada sadece bir ilçeye Tarsus'a uluslararası festival düzenlenip diğer bölgelerin yok sayılması, adalet duygusunu zedelemektedir. Mersin’in tamamını kapsayacak, bölgesel dengeleri gözeten uluslararası düzeyde bir festivaller anlayışı hâlâ oluşturulamamıştır.
Erik Festivalleri ve Yerel İnisiyatiflerin Görmezden Gelinmesi
Örneğin Gezende’de 6 yıldır düzenlenen ve iki gün süren Erik Festivali, takdire şayan bir çaba olmakla birlikte, Göksu Mahallesi gibi erik rekoltesi bakımından bölgenin en zengin yerinde yıllardır festival düzenlenmemesi, bu yıl da elle tutulur nitelikte desteklenmemesi düşündürücüdür. Yerel inisiyatifle daha önce düzenlenen bu yıl da tekrar gündeme taşınan ve çok kapsamlı yapılmak istenen etkinlikler, “Büyükşehir Belediyesi her şeyi yapacak” anlayışıyla engellenmiş; küçük çaplı katkılarla büyük katkılar gölgede bırakılmıştır. Üstelik festivalin sadece birkaç yerel sanatçıyla 3 saate indirgenmesi, köylünün beklentisini karşılamaktan çok uzak kalmıştır.
Ot Festivali ve Sahiplenilen Emekler
Mersin Gelecek Platformu tarafından ciddi bir organizasyon ve şahsen benim de fikrini ortaya atıp büyük emek sarfettiğim bir başka festival var: Ot Festivali. Hayata geçirilen Ot Festivali, Ege bölgesinden daha çok ot ve bitki çeşitliliğine sahip bölgemizin dağları ve ovalarındaki şifalı ve ekonomik değeri olan bitkilerin değerlendirilmesi fikriyle ortaya çıkmış, gönüllülerin emeğiyle şekillenmiştir. Ancak bu etkinlik de Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından sahiplenilmiş; emek veren platform yöneticilerine konuşma hakkı bile verilmemiştir. Festivalin sürdürülebilirliği için herhangi bir strateji oluşturulmaması, bu yaklaşımın ne kadar yüzeysel olduğunu gözler önüne sermektedir.
Mut Uluslararası Halk Oyunları Festivali: Umutla Başlayıp Sessizlikle Bitirilen Bir Proje
“Mut Uluslararası Halk Oyunları Festivali” ise, örnek alınması gereken bir sivil inisiyatif projesi olarak umut verici başlamış, ancak anlaşılmaz gerekçelerle baltalanmıştır. Gürcistan, Ukrayna, Bulgaristan, Osetya, İran, Kıbrıs, Sırbistan, Makedonya, Macaristan gibi ülkelerle bağlantıya geçilmiş, büyük bir kültürel zenginlik hedeflenmiştir.
Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne dilekçe verilmiş ama cevap verme nezaketinde bile bulunulmamıştır. Başlangıçta Mut Belediyesi tarafından sağlanacağı taahhüt edilen konaklama ve yemek sözleri üzerine harekete geçilmişken, son anda destek sözleri havada kalmış, gönüllülerde derin bir üzüntü yaratmıştır. Sadece Makedonya ekibinin konaklamasına izin verilip diğer tüm yabancı ve yerli ekiplerin katılımı iptal edilmiştir. “Güreş için minder serilecek, yer yok, tasarruf tedbirleri…” gibi gerekçelerle açıklanmaya çalışılan bu karar, kolektif emeğe saygısızlık olarak değerlendirilmiştir.
Siyasi Tavırlar ve Koordinasyonsuzluk
Mut’ta düzenlenen Zeytin Festivali'nde de iktidar partisinin ilçe başkanının sergilediği agresif tavırlar ve sonrasında gelişen olaylar, yerel kalkınma ruhuna zarar vermiştir. Hatta düzenlenen Kayısı Festivali'ne de Kaymakam başta olmak üzere hiçbir kamu dairesi müdürü katılmamıştır. Mülki idareler ile yerel yönetimler arasındaki kopukluk, projelerin ve etkinliklerin koordinasyonsuz kalmasına neden olmakta; halkın faydasına olan işler siyasete kurban edilmektedir.
İklim Krizi ve Su Kıtlığı: Festival Yapılsa Bile Ürün Kalmazsa Ne Olacak?
Tüm bu sorunların üstüne, festival yapılan tarım ürünlerinin geleceği de tehlike altındadır. İklim krizi, kuraklık ve yeraltı su kaynaklarının azalması gibi sorunlar çözülmezse, yakın gelecekte festivaller yoluyla kutlanacak bir ürün bile kalmayacaktır. Tarım için en büyük sorunlarından biri olan su kıtlığı ve kuraklığa karşı acil çözümler üretilmeli; çok su istemeyen alternatif ürünler üzerine araştırmalar yapılmalı, üreticiler desteklenmelidir.
Sonuç ve Öneriler: Kolektif Bilinç, Siyaset Üstü Yaklaşım ve Yerelden Kalkınma
Bugün festivallerin gerçek işlevine ulaşabilmesi için, siyasi şovlardan arındırılmış, kolektif akılla yönetilen, tüm bölgelere eşit mesafede duran bir yaklaşım şarttır. Festivaller sadece eğlence değil; üreticinin sesini duyurma, uluslararası tanıtım sağlama, yerel kalkınmayı hızlandırma aracıdır.
Bu nedenle kalem kullanan herkesin, yüreğinde memleket sevdası taşıyan her bireyin, Mersin her bir köşesi için ortak bir vizyon oluşturma çabasına katkı sunması gerekmektedir. Siyasi hesaplar ve ayrımcı tutumlar bir kenara bırakılmadıkça; yerel yönetimler sivil toplumla, gönüllülerle ve üreticilerle omuz omuza çalışmadıkça bu şehirler potansiyelini gerçekleştiremeyecektir.
Mersin’in her ilçesi, her köyü, her üreticisi ve kültürel mirası, ortak akılla düzenlenen festivallerle onurlandırılmayı hak ediyor. Yoksa biz sadece festivalleri değil, geleceğimizi de kaybederiz.