Amerikalılar ve sarışınlar devlet kurduğunda bize dair ne varsa henüz olmamıştı, olgunlaşmamıştı, bir cumhuriyetimiz yoktu, ya da çağdaş devlet nedir bilemezken, herkesi, şunları, bunları, onları da bu devlet işinin içine alacağız diye pek çok niyet vardı. Buna Almanlar ve Ruslarda dâhildi; onlarda modern olmak zorundaydı neden onlarda da devlet yoktu henüz bunları kestirmek epey zordu. Almanların tarım toplumu olduğunu düşünmek oldukça saçma olur, onlar neden hâlâ liberal değildi de Nazizm’i seçti ve hatta en sarışın olan İsveç, Norveç bile oldukları şeyden sanki gayet memnundu.

Amerikalılar ve onlar içeride, içlerinde olanı mı biliyordu neden serbest piyasa ekonomisinde bunca başarıyı elde ettiler, elbette bunların açıklamasını üniversitenin birinde birkaç yüz sayfa iktisat tarihi, yirminci yüz yıl tarihi okuyarak keşfedebilirim, mümkün mü? Benim hocalarım pek iyiydi. Amerikalıların sosyolojik yapısını bunca kolay çözmem olası mı? Ruslar bize benziyor, kabaca söylemek gerekirse Allah’ın derebeyi tarım toplumundan liberal çıkmaz, serbest piyasa ekonomisini yürütecek tüccar çıkmaz, yenilikçi çıkmaz bunları anlayabilirim, ya Almanlar, onları anlarsam Dünya tarihinde ekonomik çerçeveyi çözebilir miyim?

Almanlar Birinci Dünya Savaşından yenilgiyle ayrılınca ellerinde serbest merbest iş yapacak pek de kimse kalmadı, çünkü yüceler yücesi yengiyi alanlar her türlü vergiyi, savaş vergisini de alıyorlardı onlardan, böylece baskı altındaydı Alamanlar. Alamanlar kendilerini öyle baskı altında hissetti ki kendilerini üstün görerek çıkabilirlerdi bu yenilgiden, bir de işin psikolojik tarafından bakalım.

Bir ülkede hâkim olan erk,  kendince her şeyi yapmış olsa bile baskı altında hissediyorsa, köklerine döner, bu köklere dönüşte, genelde ulu varlık kendilerine yardım da etmeyince soyunda sopunda olur arayış, Almanlara olan tam anlamıyla bu oldu, İyi de Ruslar neden ters yönde gitti, onlarda Faşizm, Nazizm neden olmadı: Olmadı mı? Oldu elbette “yüce işçi sınıfı” diye ortaya çıkanlar daha sonra Türkistan’da bize yapmadıklarını bırakmadı. Kusura bakmayın o bölgenin adı Orta Asya değil, bildiğin Türkistan, hatta Macaristan’a kadar olan bir bölge bu bölge. Kumanova adını her halde ben koymadım. Tamam konumuz bu Turan değil, konumuz inançları aynı olmasına karşın İtalya’da Almanya’da ve Rusya’da farklı bir izlekte giden sınıfsal savaşım adında bir şeyler.

Hâkim erk savaşımına devam ettikçe kendine ait kabuğuna daha çabuk çekilir, yani örneğin bendeniz kendi soyumla bile kavgalıyken, kendime ait çevremle bile kavgalıyken, dışarıdaki birkaç başka ırkla, kültürle anlaşmam mümkün değildir. Dışarıyla da anlaşamazken, kendime ait kültürü daha iyi tanımaya çalışırım genelde, hani derler ya nerede hata yaptık; titre ve kendine gel!

İşte son zamanlarda olanlar bunlardan ibaret, tuhaf tuhaf liderler, soylarına benzemiyor, suyunun suyu, halk cahil, kendine ait ekini/kültürü de tanımıyor, en çok bağıranın yanındalar, bağıranda, o da zır cahil, örneğin böyük ABD lideri herkesi kabul ediyor ancak kendine benzeyen hamburgercileri istemiyor, hatta ABD’yi bilen Harvard’a bile yapmadığını bırakmadı. Neyse çay sevmeyen Türk olur mu sorusu gibi bir görüş bile var,  sonuç umarım dünya savaşı olmaz.