image Bekir ZORBA
Dünyanın Hâli Pür Melali

Yazı Tarihi : 2.07.2025
 E-Mail : b.zorba19@hotmail.com

 

 

"Barışçıl bir düzen isteyen, onu şiddet kullanarak kuramaz"

Savaşlar komediye dönüştü. Diplomasi, savaş, zirveler, toplantılar eski ciddiyetini kaybetti. İran- İsrail savaşı tam bir curcunaya yol açtı. Dayanaksız tehditler, asılsız haberler en az füzeler kadar havada uçuştu. Beyanatlar, görseller, basın toplantıları birbirini yalanlayan, tutarsız bilgilendirmelere dönüştü. Aynı ülke içinde dâhi çelişkili, birbirine ters düşen, yalanlayan açıklamalar görüldü.

ABD İran nükleer tesislerini vurdu mu? Vurduysa kesin bir zarar raporu var mı? İran İsrail'e kaç füze gönderdi? Demir Kubbe ne oranda başarılıydı? İsrail'deki insan kaybı ne kadardır? İran'da nereler vuruldu? İran'ın, ABD üslerine saldırı öncesi haber verildi mi? Ateşkesi öncelikle taraflardan hangisi istedi? Savaşın kazananı kim?

Güya her şey gözler önünde, canlı yayında izlendi. Ne kadar bilgi, haber, görüntü o kadar kafa karışıklığı oluştu. Ortalık yorumcu doldu. Yorumcu sayısı kadar çeşitli değerlendirmeler duyuldu. Stüdyolar hareketlendi, herkes kendi zaviyesinden baktı.

Sıradan vatandaş tüm yaşananlardan ne anladı? Millet kafa karışıklığıyla kala kaldı. Zira birçok şey tarihte İlk kez yaşandı. Savaş bir hava mücadelesiydi. Hava savaşları kesin sonuç vermez. Asker postal basmadan zafer elde etmek pek mümkün değildir.

Ben burada asıl Türkiye adına meraklıyım. Ülke olarak nasıl ders çıkartabiliriz? Benim derdim budur. Türkiye vekalet savaşlarından galip çıktı. Tüm taşeron terör örgütlerini, en az yarım asırlık mücadele sonucu toprağa gömdü. Bundan böyle vekil örgütler yerine, sahipleriyle savaşılacak. Yani devletten devlete savaşlar söz konusudur artık. Vekilin gücü yetmediğinde asıl güç devreye girmek durumundadır.

Türkiye devletten devletlere savaşa hazır olmalıdır ki bunun tüm emareleri kendini iyice belli etmektedir. Hatta öyle ki Türkiye sadece tek cepheli değil en az üç cephede birden savaş yürütmek zorunda kalabilir.

Önümüzdeki dönemde İsrail ile doğrudan savaş kaçınılmazdır. Elbette bunun ne zaman olacağı bugünden kestirilemez. Ne kadar geç, o kadar iyi Türkiye için. Çünkü daha fazla hazırlık yapmaya zamanı kalacaktır. Başta millî muharip uçak olmak üzere pek çok savunma sanayi projelerinin bitirilmesi gerekmektedir.

İsrail'in Türkiye'ye karşı savaşa girmesi demek, Batı'da Yunanistan'ın da bize karşı savaşa girmesi anlamına gelecektir. Bu iki cephenin yanısıra Güney Kıbrıs Rum kesimi, üçüncü cephedir kaçınılmaz olarak. Kafkaslarda Ermenistan zayıf ihtimal ki kuzeyde bir başka cephe açma potansiyeli bulundurmaktadır.

Günümüzde dünya savaşına evrilme riski taşıyan üç bölge vardır. Bunlardan ilki Orta Doğu bölgesidir. İkincisi Rusya- Ukrayna dolayısıyla Avrupa'yı içine alarak yayılacak bir dünya savaşı. Üçüncüsü ise Pasifik, Çin Tayvan bölgesidir. Burada da K. Kore, G.Kore Japonya ve ABD'yi içine çekecek bir savaştır.

Üç riskli bölgenin ikisinde Türkiye doğrudan cephe ülkesi ve de bir kanat ülke olarak savaşın direkt muhatabıdır. Pasifik sorununda ise dolaylı olarak savaşın bir parçası olma riskini taşır.

Elbette savaş kötüdür. Sokaktaki vatandaşlar savaş istemezler ama gel gör ki dünyaya yön veren para babaları, çıkar lobileri vardır ki savaş en çok onların işine yarar. Savaş istemek ayrı, savaşa her daim hazır biçimde caydırıcı kalmak ayrıdır.



  YORUM YAZ
 
Adınız Soyadınız
 
Yorumunuz
 
 
  GÜNCEL
 
 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 
 
 

 

Mersin Post | Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinpost.com.tr © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. Mersin Post basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA