|
Mersin Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Çiğdem Ataş Erçolak, çocukların güvenliği, sağlığı ve gelişimi; siyaset üstü ve ertelenemez bir toplumsal görev olduğunu dile getirerek, “Çocuk suçlu yoktur; suça sürüklenen çocuk vardır” dedi
.
Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Merkez adına konuşma yapan Mersin Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Çiğdem Ataş Erçolak, çocukların güvenliği, sağlığı ve gelişimi; siyaset üstü ve ertelenemez bir toplumsal görevdir. Son dönemde gündeme gelen ve suça sürüklenen çocukların yetişkinlerle aynı usullerle yargılanmasına zemin hazırlayabilecek düzenleme girişimlerinin çocuk adalet sistemi açısından son derece sakıncalı ve kesinlikle kabul edilemez niteliktedir. Çocuk suçlu yoktur; suça sürüklenen çocuk vardır” dedi.
“ENDİŞE, KAYGI VE GÜÇLÜ BİR SORUMLULUK ÇAĞRISI İÇERİSİNDEYİZ”
Mersin Barosu Başkanı Av. Gazi Özdemir, yönetim kurulu üyeleri ve avukatların katılımıyla Mersin Barosu Avukatlar Odasında gerçekleşen basın açıklamasında konuşma yapan Mersin Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Çiğdem Ataş Erçolak, çocuk hakları ihlalleri karşısında derin bir endişe, kaygı ve güçlü bir sorumluluk çağrısı içerisinde olduklarını ifade ederek, “Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiş olup, çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarını güvence altına alan en kapsamlı uluslararası düzenlemedir. Ülkemizde 1995 yılında yürürlüğe girerek bağlayıcılık kazanan bu sözleşme, çocuklara karşı görevimizi ve sorumluluğumuzu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Oysa bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü coşkuyla kutlamamız gerekirken; çocukların yaşam hakkına yönelen tehditler, istismar, şiddet ve ağır ihlaller karşısında derin bir endişe, kaygı ve güçlü bir sorumluluk çağrısı içerisindeyiz” şeklinde konuştu.
“GAZZE, ÇOCUKLARIN YAŞAMA HAKKININ EN AĞIR ŞEKİLDE İHLAL EDİLDİĞİ COĞRAFYA”
Gazze’nin, çocukların yaşama hakkının en ağır şekilde ihlal edildiği coğrafya olduğunu söyleyen Erçolak, “Gazze’de aylardır süren saldırılar sonucunda binlerce çocuk hayatını kaybetmiş, yaralanmış, ailesiz kalmış veya en temel yaşam koşullarından mahrum bırakılmıştır. Bu durum, yalnızca bir savaş gerçeği değil; uluslararası hukukun ve insanlığın ağır bir ihlali olarak karşımızdadır.
Daha da üzücü olan, çocuk haklarını ve insan haklarını savunduğunu iddia eden kimi Avrupa ülkelerinin, kendi çocuklarına gösterdiği hassasiyeti Gazze’deki çocuklar için göstermemesi, uluslararası hukuk ve vicdan açısından kabul edilemez bir çifte standarttır.
Oysa çocukların yaşam hakkı; coğrafyaya, dine veya politik çıkarlara göre değişmez. Gazze’deki bir çocuk, Avrupa’daki bir çocuk kadar değerlidir” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLARA YÖNELİK İSTİSMAR, İHMAL, ŞİDDET VE ÇOCUK CİNAYETLERİ HALÂ EN AĞIR TOPLUMSAL SORUNLARIMIZ ARASINDADIR”
Türkiye’de çocuklara yönelik ihlallerin devam ettiğini belirten Erçolak, “Türkiye’de çocuklara yönelik istismar, ihmal, şiddet ve çocuk cinayetleri hâlâ en ağır toplumsal sorunlarımız arasındadır. Henüz bir çocuğumuzun acısını unutmadan bir yenisiyle karşılaşmaktayız: Ağrı’da Leyla,Mersin’de Müslüme, Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla, İstanbul’da Şirin, Anamur’da ders adı altında şiddete maruz bırakılan özel gereksinimli çocuklarımız, Davultepe Sevgi Evleri’nde kötü muameleye maruz kalan çocuklarımız, Tarsus’ta istismara uğrayan çocuklarımız, Şanlıurfa’da katledilen 5 yaşındaki yavrumuz. Bu örneklerin her biri, çocuk koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini gösteren acı gerçeklerdir” şeklinde konuştu.
“ÇOCUK SUÇLU YOKTUR; SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK VARDIR”
Erçolak, çocuğu suça sürükleyen nedenlerin üzerinde acilen durulması gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuk suçlu yoktur; suça sürüklenen çocuk vardır. Son dönemde gündeme gelen ve suça sürüklenen çocukların yetişkinlerle aynı usullerle yargılanmasına zemin hazırlayabilecek düzenleme girişimleri, çocuk adalet sistemi açısından son derece sakıncalı ve kesinlikle kabul edilemez niteliktedir. Bir çocuğu suça sürükleyen nedenler; yoksulluk, eğitimden kopuş, aile içi şiddet, istismar, sosyal destek eksikliği, barınma sorunları ve toplumsal eşitsizliklerdir. Çocuğu suça iten koşullarla mücadele edilmesi gerekirken, onları yetişkin ceza sistemiyle yargılamaya çalışmak; çocuğun üstün yararı ilkesine, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye, Anayasa’ya ve modern çocuk adaletinin tüm ilkelerine açıkça aykırıdır.”
“ÇOCUKLARIN YAŞAMA HAKKI TARTIŞMASIZDIR”
Devletin görevi çocuğu cezalandırmak değil; korumak, desteklemek, iyileştirmek ve topluma kazandırmak olduğunu vurgulayan Erçolak, “Çocukların yaşama hakkı tartışmasızdır. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, çocuklara yönelik her türlü ihlal karşısında toplumun tüm kesimlerini duyarlılığa, farkındalığa ve sorumluluk almaya çağıran bir gündür. Çocukların güvenliği, sağlığı ve gelişimi; siyaset üstü ve ertelenemez bir toplumsal görevdir. Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak taleplerimiz nettir: Çocuğun üstün yararı tüm kamu politikalarında ve yargı süreçlerinde temel ilke olmalıdır. Çocuklara yönelik her türlü istismar ve şiddette etkin soruşturma yürütülmeli ve caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. Gazze’de çocuklara yönelik ihlaller durmalı; uluslararası toplum çifte standardı terk ederek etkili adımlar atmalıdır. Çocuk suçlu yoktur; suça sürüklenen çocuk vardır. Çocuk adalet sistemi koruyucu ve iyileştirici bir yaklaşım temelinde güçlendirilmelidir. Eğitim, sosyal hizmet ve koruyucu-önleyici mekanizmalar güçlendirilmelidir. Devlet, çocuklara ilişkin anayasal ve uluslararası yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirmelidir. Geleceğimiz çocuklarımıza borcumuzdur. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle bir kez daha hatırlatıyoruz: “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir.” Tüm çocuklar için adil, güvenli ve umut dolu yarınlar dileğiyle; 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü sorumluluk duygusu ile anıyoruz” diye konuştu.
|