Aslına bakarsanız hiç bir zaman sokak çocuğu olamadım. Sohbetlerimiz hep özel oldu dostlarımızla, arkadaşlarımızla. Ben öyle sandım en azından ve sevdiğimiz insanlar için çam devirmedim hiç bir zaman. İşte usulca birer ateşi büyüttüm belki yıllarca. Kimi büyüğüm kimi kardeşim oldu... En değer verdiklerimiz buydu şüphesiz. Onları açıkta bırakıp başkalarının yanında yerin dibine sokmak, küfürlerden, bıçkınlardan uzak tutmaktı hedefim.
En kaygılı olduğum zamanlarda benden güçlü olan çok az kişiden yardım istedim. Sokakların dilini layık görmek ne demektir zerre anlamadım. Hâlâ bir antik kentin yıkıntıları kulağımda çınlar durur fakat. Bir dehadan çok bir kurnazlık mı beklendi benden. Bilirdim, işe yaramaz mı bilgim. Onca dokuncası nedir bu yalnızlığın. Kök salmanın yazıyla olası olmadığını anladım. Yanında ki, yanımızdaki televizyon, medya maymunu da hani diye zerre ilgisi olmayan şeyleri sorabilirdi oysa insan tarihini ne kadar bilmezmiş, hâlâ usuma çarparken bu eskil arastadaki soru ve önünden geçerken. Oysa sokak değildim diyesi, ona mevzuat mı diye sormak ne mümkün artık beklenmiyor içimizdeki vakanüvis, tarihçi.
Kök saldım mı ucuz ulusalcı bir dangalak olmalıydım o an bunları düşünürken, başarabilirim, geldiğim soyumdan bu çok olası. Fakat olanı neden farklı anlatayım. Neden tüm suçu üzerime alayım, neden yitip giden yalnız ben olayım. Bu sokak dilini hâlâ anlamıyorum. Neden onca hazır olan mevzuatın takipçisi ben olayım üstelik imzam bile yok bu işte. Benim sadık yarim kara toprak da değil!
Bir keresinde ünlemi çok kullanıyorum diye de suçlandım, oysa ona varan her tümce bir heyecandı, adını ünlemek derdi eskiler, seslenmek nasıl da bir heyecandı, artık önemi ne. Bir keresinde onu obasından çıkaran eşkıya oldum; siz gül bahçesi, siz mi dedim ben de sizden biriyim sanırdım. Bugün bilmem kaç mart, herkesin takvimi başka, benim zamanım nedir, o bu zamanda mı, suçlamak kolaydır, hangi şarkı da vardım, Benim sadık yarim kim!
Hem zaten kim Kök saldı bir ağaç dışında! Konisgbergliler gibiyim!