Bu konuyu öyle çok yazdım, öyle çok yazdım ki artık benim için zerre önemi kalmadı. Hani eskiler çok değineceğine elin bir iş tutsun derler ya, ben de öyle yaptım her ikisinden de vazgeçtim. Ne tarihin derinliklerinde kendimi arıyorum, ne de sanat tarihinden kalan eşyalarla bir nesli yüceltiyor ya da onaylıyorum. Ekmek derdine düşeli çok oldu, son kez yer vereyim de hakkımı helal etmediğimi bilsinler.
Bizim bölümden mezun olanların Kültür Bakanlığı dahil pek çok alanda çalışabileceğini biliyorum ve kendini yetiştirmiş nadir insanların bu göreve dahil olmasını kanıksadım kendi kendime ama pek çok yerin bu görev bilincinden haberi olmadığına yüzlerce, binlerce kez tanık oldum, artık çivisi çıkan şeyin bir binanın ana kapısı olduğunun farkındayım, o kapıdan artık belirli bir yerden ulaşanlar girebiliyor, çivisi çıktığı içinse bir türlü yerli yerinde olmuyor bilim denen bu alan.
Bölüme girdiğimde tarih ile sanat tarih apayrı alanlar diyen unvanı hoca kişilerle de karşılaştım, bölümün adında tarih geçerken nasıl apayrı olduğuna inanmadım, hâlâ da inanmıyorum, bu alanların apayrı olduğunu düşünenlerin de niyetinden şüphe ediyorum. Adındaki tarihi çıkaralım öyleyse, be süper akıllı hocam! Evet üzerime artık pek de vazife olmayan bir alanda şu an kalem oynattığımın farkındayım zaten bir daha da yazmayacağım. Bir tez daha öne sürüp hocalarıma göre köşeme çekileceğim de çoktan çekildim aslında, bir daha da bu alan hakkında konuşmayacağım, yazmayacağım. Anlatılan dersler hakkında konuşur ve yazarım bu hakkımı saklı tutarak birkaç tümceyle tarih ve sanat tarihi alanına gireceğim.
Tarihin maddi kültür eşyası diye bilinen cami, medrese, kilise, resim gibi alanlara girmesi beklenemez. Fakat sanat tarihi bu alanlara girmezse sanattan bahsedemez, sanat tarihi olamaz. Bir alan var tarihin alanına girmezse sanat tarihi olamaz. Buradaki çetrefilli durum haliyle tarihin alanına ne kadar girecek. Tarih bilmeden sanat tarihi olmuyor demek ki. zaten tarihin çekindiği de bu oluyor, kendilerine ait alandan daha görkemli bir alan olduğunu iddia etmiş gibi görünmek istemem ama bu bir iddia olmayacak ki sanat tarihi, tarihten çok daha fazla gereklidir, okuldaki dersleri gördüğümüzde bu ortaya çıkar zaten.
Çocuklar okuldan mezun olduktan sonra, sizin atalarınız ne yaptı, yalnızca savaşmışlar sorusuyla yüzleştiklerinde, çocukları kandırmak çok daha kolay olmaktadır atalarının birer barbar olduklarına. Yeterince birikime sahip değilse öğrenci, okulda öğretilen de militarizmin pençesinde gezinen bir tarih anlatımı olunca ortaya pek de iç açıcı bir durum çıkmıyor. Militarizme karşı olup olmamak hakkımı saklı tutarak, yazının konusu bu olmadığı için Militarizm alanına girmiyorum, yazının konusu vatana millete faydalı bir evlat yetiştirmek.
Evet, size bir örnek vererek konuyu kapatayım. İnternette bir tartışma vardı, ben de yeni mezundum, şimdi olsa umurumda olmaz da bunca yaşadıklarımdan sonra o dönemler inandığım değerler farklı mıydı gençlik miydi bilmem, İş bu tartışmada, Ayasofya’mı, Sultan Ahmet’mi diye bir forumda insanlar birbirleriyle yarışıyor, gayet düzgün Türkçesiyle, bizim vatandaşımız olması olasılığı yüksek, geçmiş gün anımsamıyorum, ama büyük olasılıkla Rum kökenli bir vatandaşımız elbette Ayasofya demişti; bense dayanamadım yaklaşık olarak şunları yazdım; Sultan Ahmet bir medeniyetin en önemli doruk noktalarından biridir, uçuşan payandaları, içeriye girdiğinden insanı tamamen ferah bir ortama sürükleyen pencereleriyle elbette Sultan Ahmet demiştim de birden tartışma bitiverdi. Ayasofya’nın hantal olduğunu ben biliyordum rastgele gördüğüm bu forumda, geri kalan tartışmalar yalnız laf ebeliğinde kalmıştı.
Süleymaniye’nin Ayasofya’yı geçtiğini ben biliyorum, bizim geçtiğimiz eğitimden geçenler bilir, bunun gibi pek çok örnek var, çinilerde var, hatta taa Hindistan’da yapılan Tac Mahal bile bizden örnek, bu yalnız mimari diyeceksiniz, çini örnekleri var, resimde, minyatürde örnek var, neyse biz okullarda gittik gördük yendik diye anlatılan tarihe bakalım mı, yoksa daha mı önemli sanat tarihi? Sanat adı geçince pek entel olduğunu varsayılıyor sanat tarihinin yoksa ondan mı? Tarih, belgesel kanallarında yabancılar kendilerine göre şekillendiriyor bizim medeniyetimizi, gidin, görün, yenin, elinizde bir çadırınız var diye dalga geçecekler, ne medeniyetiymiş diyecekler.